17 Nisan 2014 Perşembe

Özgürlük ve Emek

Haziran İsyanı'nın ardından gelişen süreçler ve son olarak 17 Aralık yolsuzluk soruşturması ile AKP'nin ciddi kayıplar yaşayacağı bunların arasında Ankara ve İstanbul'un da olacağı gibi bir düşünce hakimdi bende.

Sosyal medyada öne çıkan başlıklar da aslında bunu doğrular nitelikteydi.

Ancak kendi adıma görmediğim işaretler vardı. Mesela Twitter kapatıldığı gece tweet sayısının rekor kırmış olması AKP tabanının aslında bu mecradan uzak olduğu anlamını taşımakta. Öte yandan Melih Gökçek'in kendi hesabını destekleyen yüzlerce trol hesabının olması da bunun ayrı bir göstergesidir. Bunlarla beraber "Mustafa Kemal'in Askerleri" Twitter'da sanal ordu kurma derdine hiç düşmediler çünkü nicel çoğunluk onlardaydı fakat AKP kendisi için bir Twitter ordusu yarattı. Bu işaretler AKP'nin Twitter'dan sarsılmayacağının açık göstergesi.

AKP karşıtlığını kitlelerin ruhuna işleyen popüler sol siyaset Haziran İsyanı öncesinde bir anti-AKP seküler klik olarak birarada idiler. Haziran İsyanı ile birlikte açığa çıkan seküler talepler bu kliğin daha geniş kitlelerle buluşmasını sağlamakla beraber içinde yer almayan örgütlü insanların da kafasına kancayı atmıştır. Bu sayede toplum iki ana eksende kutuplanmış bir yanda muhafazakarlık ve bunun vücut bulduğu AKP öte yanda ise sekülerlik ve vücudu olan Haziran İsyanı, sokaklar, forumlar...

Haziran İsyanı ile açığa çıkan özgürleşme talebi AKP tabanında doğal olarak karşılığını bulamadı. Bu taban Cumhuriyet Tarihi boyunca hiç olmadığı kadar özgürleşmiş durumdadır aslında ve bizler onların özgürlüğünü kendi algılarımız üzerinden tartışmaya çalışıyoruz. (Hala "türban"ın bir özgürlük değil, özgürlüğü kısıtlayıcı bir nesne olduğu tartışılıyorsa dönüp kendimize bir bakalım.) Yıllar boyu ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören insanlar AKP ile bir adım daha öne çıkmış, inançlarına uygun yaşamalarının (nispeten) önü açılmıştır. Bizim bugün bu kitleye özgürlük talebi ile gitme şansımız artık bulunmamaktadır. Bundan sonra özgürlük mücadelemizi yürütürken bizi hem Kemalistlerden hem de AKP muhafazakarlığından ayıracak olan Emek Mücadelesi hattını izlememiz kaçınılmazdır.

Bu dönemi sendikalı-sendikasız sanayi işçisi, mühendis, mimar, garson, barmen, doktor, ev kadını... tüm emek kesiminin yerel EMEK MECLİSLERİnde bir araya gelmesini sağlayarak emeğin yerel sorunlarının, yerel taleplerinin bu meclisler tarafından örgütlenmesini sağlamak durumundayız. Bu meclisler yerelde bulunan sendika şubeleri ile de ilişki içinde olup onların yerelin talepleri doğrultusunda dönüştürülmesini sağlamalıdır.

Tabii ki yarı örgütsüz bir insan olarak bu haltı nasıl yiyebilirim bilmiyorum. Örgütlülük işte tam da bu noktada gerekli oluyor.

1 yorum: